Yazımızda; birbirinden farklı seçenekleriyle geniş bir yelpazeye sahip olan, çocuğun psikolojik ve fizyolojik gelişimine katkı sağlayan müziği mercek altına alıyoruz.

Müzik eğitimi ne kazandırıyor?

Çocuğun müzikle iç içe büyümesi yaşamının her alanında etkili.

Müziğin psikolojiye iyi geldiği, ilham verdiği, topluma daha yararlı birey haline getirdiği, insanlar arasındaki bağı kuvvetlendirdiği kanıtlanmış bir gerçek.

Ayrıca erken yaşta müzikle ilgilenen insanların ortalamaya göre daha başarılı, dengeli ve sakin, en önemlisi mutlu olduğu gözlemleniyor.

Peki, müzik etkisinin fizyolojik boyutu yok mu?

İşte burada devreye bilim giriyor.

Araştırmalara göre müzik, beynin iki lobunu eşit şekilde çalıştırıyor, vücuttaki oksijen dolaşımını artırıyor, nabzı dengede tutuyor, endorfin (mutluluk hormonu) salgılatıyor; dahası ritim duygusunu, beden koordinasyonunu güçlendirerek IQ seviyesini yükseltiyor.

En doğru yaş…

Müziği hayatımıza dahil etmenin elbette bir yaşı yok. Öyle ki üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir araştırmada müzikle ilgilenmeye başlayanların zekâ seviyelerinde artış olduğu dahi gözlemlenmiş.

Ne var ki müziğin kalıcı kazanımlarına sahip olmak noktasında ne kadar erken davranırsak karşılığını o kadar güçlü alıyoruz. Bu sebeple uzmanlar, fiziksel ve psikolojik olarak hazır olan çocukların 5 ya da 6 yaş civarında müzik eğitimine adım atmalarını öneriyorlar.

Doğru seçim önemli

Çocuğu müzik eğitimine başlatmadan önce alanında uzman, akademik kariyere sahip eğitmenlerden destek almak en önemli husus.

Tabii, çocuğun ilgisi, müziği sevmesi ve içselleştirmesi de olmazsa olmaz ama eminiz ki; enstrüman, solfej, vokal, koro gibi dallardan biri çocuğa hitap edecek, kalbine dokunmayı başaracaktır…

Bütün bu adımlardan sonra, eğitime başlayan çocuğunuzdaki değişimleri siz de fark edeceksiniz. Bu süreçte kazandığı sayısız nitelik ve yetenek ona vermiş olduğunuz en kalıcı hediye olacak…