21.12.2021
Eğitim ve sanatı tanımlama şeklimiz izleyecek olduğumuz yolun haritasıdır…
Günümüz eğitim sisteminin içine ortalama olarak 6 yaşında giren çocuklar, kendilerini biranda karmaşanın, ezberin, durmak bilmez bir temponun içinde koşturmacanın tam da ortasında bulmaktadır.
Kendisini keşfetmeye başlayacağı bu çağlarda daha çok hep bir yerlere yetişme, birilerine ulaşma gayretindeler.
Kendisini sorgulamaya bile zaman bulamayan çocukların motivasyonu ise gitgide düşmektedir.
Sınav ve başarı odaklı olan bu sistemin içinde sanat, tam da bu noktada devreye giriyor.
Hayal gücünün ve yaratıcılığın yansıtılma şekli olan sanat, çocukların eğitim sürecinde nefes almasını, kişiliklerini, zevklerini keşfetmelerini ve akabinde bireyden topluma doğru olan iletişim zincirindeki kendi halkalarını ekleyebilmelerini sağlar.
Sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenen çocuklar gözlemlendiğinde açık iletişim kurabilen, kendi tercihlerini belirleyen en önemlisi kendi motivasyonunu kendi sağlayabilen çocuklar oldukları görülmektedir.
Gerek ebeveynlerin gerekse öğretmenlerin bir bireyin yetişimindeki en büyük rolü rehber olmaktır.
Sanatın besleyiciliği, iyileştirici özelliği göz önünde tutularak yeteri kadar meşakkatli ve uzun olan bu eğitim sürecinde çocuklara kendi alanlarını, zaman dilimlerini vermeli ve bu süreçte hedef koyan, seçimleri yapan değil, çocuğun kendini keşif sürecinde ışık tutanlar olmalıyız.
Kendi ifade şeklini kendi seçen, sanatın hangi dalıyla ilgilenirse ilgilensin özgüveni yüksek olacak olan bu çocukların, duygu ve düşüncelerini ifade ediş şekli olan sanatın aslında hayatımızın bir ihtiyacı olduğunu hatırlayarak çocuklarımızın eğitim hayatlarında yanlarında yer almalıyız.
Çünkü müzikle, dansla, renklerle büyüyen çocuklar da gelecek nesillerin ışıklarıdır…
Yazan: Kübra Yazıcıoğlu, Müzik Eğitmeni